Vuslat Nedir ?
Vuslat Nedir ?
Arapça, ulaşmak, varmak demektir. Bir şeyin bir şeye ulaşması, bir şeye irtibat kurmak, sonra onda yoğunlaşmak anlamında ele alınabilir.
“Allah’ın birleştirmesini emrettiğini birleştirenler…” (Râd/21) ayetindeki vuslat, bir insanın bir insana ihsanda bulunarak, onunla irtibat sağlaması anlamındadır. Allah, bir kuluna Rabbanî fetihte bulununca, kulun arzu ettiği şeylere ulaşması halinde, ona vuslata erdi denir.
Muhyiddin Arabî vuslatı ; kaybolanı, bulunmayanı elde etmek, diye tanımlar. Vuslat, ontolojik manada değildir. Hz. Peygamber (s.a.s) bile, Miraç Gecesinde Allah ‘la ontolojik manada vuslata erememiş, Allah ile arasında “Kabe kav-seyn” mesafesi kalmıştır. Peki, Allah ile birleşseydi ne olurdu? Haşa Allah olurdu… Bu da mümkün değil muhaldir. Tasavvuftaki vuslatı, bu çizilen sınırlar içinde değerlendirmekte yarar görüyoruz.
Erişmek, ermek, varmak, ulaşmak. Tasavvufta Allah’a ulaşarak O’nunla birlikte olma hali. Aynı hal vasl, visal, vusûl kelimeleriyle de anlatılır. Vuslat halini gerçekleştiren mutasavvıfa vasıl ya da vasıl-ı Hak denir. Vuslat halinin tersi de hicran, firkat, firak, fasl, infsal ve inkıta kelimeleriyle dile getirilir.
Mutasavvıflar izledikleri amaç ve yöntemleri bakımından beri sülûk, diğeri vusûl ehli olmak üzere ikiye ayrılırlar. Vusûl ehli sûfiler meczublardır. Sülûk ehlinin de bir bölümü doğrudan Allah’a ulaşmayı amaç edinirler. Bunlar mutasavvıflar ve melamilerdir. Sülûk ehlinin diğer bölümü ise Allah’ı değil, yalnızca Cennet’i isterler. Bunlara da zahid, âbid ve fakir gibi adlar verilir.