Gülümsemenin İnceliği
Gülümsemenin İnceliği
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.” (İsra, 28)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibâret bile olsa, hiçbir iyiliği küçümseme.” (Müslim, Birr, 144)
Allah Rasûlü (sav) Efendimiz de âlemleri aydınlatan nur çehresiyle insanların yanından yavaşça ve tebessüm ederek geçerdi. Ashâbının gönüllerini hoş etmek için onların sözlerini dikkatle dinlerdi. Onlara inci dişleri görülecek şekilde gülümserdi. Ashâb-ı kirâm da kendisine uyarak sohbetinde yalnız tebessüm ile iktifâ ederdi.
Cerîr bin Abdullah (ra) şöyle anlatır:
“Fahr-i Kâinât Efendimiz, müslüman olduğum günden beri beni huzûruna girmekten alıkoymaz ve her gördüğünde gülümserdi.” (Buhârî, Edeb, 68)
Abdullah bin Hâris (ra) ise:
“Allah Rasûlü’nden daha çok tebessüm eden bir kimse görmedim.” demiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 10)